Duvara karşı! Loft evler

Yüksek tavan, geniş mi geniş duvardan duvara pencereler, duvarları ve tavanı sarmalayan havalandırma boruları ve en önemlisi de tamamıyla duvarsız bir ev. Evet yanlış duymadınız; duvarların olmadığı, yatak odasından banyoya tüm alanların iç içe geçtiği bir mimariden söz ediyoruz; son dönemin önde gelen ev trendi, loft evlerden…

Dünya üzerindeki pek çok icat gibi loft evler de ihtiyaçtan, Amerika’daki ev ihtiyacından doğdu. Özellikle New York, Londra, Paris ve Stockholm gibi metropollerde ev bulamayan insanlar eski depo, hangar ve fabrikaları eve dönüştürmeye; geniş, konforlu ve oldukça orijinal yaşam alanları yaratmaya başladılar. Bunu yaparken de bu alanların ortak özelliği olan yüksek tavan, duvarsız yapı gibi unsurlara hiç dokunmadılar. 70’li yıllarda ortaya çıkan; evinde çalışan ve dolayısıyla bir ev/atölyeye ihtiyaç duyan sanat ve zanaatkarların oldukça rağbet gösterdiği bu akım, kısa sürede tüm ülkeye ve ardından da dünyaya yayıldı.

Devamını Oku

Soluksuz kalmış kentlerin umudu: Dikey bahçeler

“Yaşayan duvarlar”, diğer adıyla “dikey bahçeler” yeni bir yaklaşım değil aslında; Babil’in Asma Bahçeleri’yle tanıştı insanoğlu göğe uzanan bahçelerle. Bugünse modern uygulamalarla tekrar hayatımızdalar. Bu modern bir başkaldırı aslında, kentleşmeyle birlikte kaybettiğimiz bahçelerimizi geri kazanma savaşı!

Bir çocuğun tembelliği, üşengeçliği ile başlıyor, yaşayan duvarların umut dolu hikayesi. 13 yaşındaki Patrick Blanc, akvaryumunun suyunun kendi kendine temizlenebilmesi için bir bitki arayışına girer. Ve balık dışkısıyla beslenip gelişen ve bir tür sarmaşık olan “philodendron” bitkisini keşfeder. Bitkilere duyduğu bu merak katlanarak artar; öyle ki, yıllar sonra Blanc kendini Malezya’nın yağmur ormanlarında bulur. 10 yıl süren araştırma ve gözlemler sonucunda 2 bin 500 bitki türünün topraksız ortamlarda; ağaç gövdelerinde ya da kayalıklarda yaşadığını belirler. Ardından yaptığı bu keşifleri kentlere taşımak ve dikey bahçeler yaratmak için çalışmalara başlar. İlk uygulamasını 1994’te, Chaumont Bahçe Festivali’nde, “Yaşayan Duvar” adıyla sergiler; çalışması büyük beğeni toplar. Uzmanlar, eleştirmenler ve mimarlar, Patrick Blanc’ın “Yaşayan Duvar”ı konusunda hemfikirdir. Bu sıradan bir peyzaj düzenlemesinden farklı olarak “ekosanat” denilebilecek bir yaratım, kentleşmenin getirdiği betonlaşmaya ve tekdüzeliğe modern bir başkaldırıdır. Bu arada “Yaşayan Duvar” projesinin Time dergisi tarafından “2009’un en iyi 50 buluşu” arasına girdiğini de söylemeden geçmeyelim.

Devamını Oku

Gizem dolu rengarenk bir coğrafya: Güneydoğu Asya

Tapınakları, giysileri ve kültürüyle farklı ve rengarenk bir kültürün kapılarını aralamak, dünyanın en güzel ve özgün doğal güzelliklerini keşfetmek, Batı’nın dışında başka medeniyetlerin de olduğunu yerinde görmek ve Doğu’nun o mistik havasını solumak istiyorsanız her köşesi bilinmeyen gizemlerle dolu Güneydoğu Asya sizleri bekliyor.

Devamını Oku

ŞİRKETLERİ ÇEVRECİ DUYARLILIKLA BULUŞTURAN GİRİŞİM: EKO ETİKET

Geçtiğimiz yıldan bu yana Türkiye’de de uygulanmaya başlanan “eko etiket” sertifikası, sağlıklı çevre ve gelecek için hem evrensel hem ülke boyutunda atılan en kayda değer adımlardan biri. Ülkemize geçtiğimiz yıl adım atan dünyanın en köklü ve öncü eko etiket hareketi Blue Angel’la birlikte, sürdürülebilir bir çevreye inanan şirketler ve tüketici için doğru bir adres de var artık.

Devamını Oku

Cennet provası tadında Türkiye’nin en güzel 8 koyu

Gözlerinizi kapatın ve hayal edin. Turkuvaz rengi berrak bir deniz, masmavi bir gökyüzü, altın sarısı kumlar. Omuzbaşınızdan, arkanızda uzanan çam ormanlarının kokusu geliyor; yanağınızda ise denizden esen o tatlı meltem… Nerede misiniz? Yok cennette değil; Türkiye’nin cennet provası yapabileceğiniz koylarından birinde. İşte Karadeniz’den Ege’ye ve Akdeniz’e, Türkiye’nin en güzel 8 koyu…

Devamını Oku